AMASRA
Tarihi ve Coğrafi Yapı
Amasra, Karadeniz bölgesinin batısında, Bartın İline bağlı bir İlçedir. Amasra’nın SESAMOS adı ile ilk kuruluşu M.Ö. 12. yüzyılda Fenikelilerin kıyılar boyunca koloniler kurması ile görülmektedir. Doğal limanların bulunması nedeniyle burada üstlenen Fenikeli gemiciler uzun süre ticari etkinlikler göstermişlerdir. Daha sonra Miletoslular, Kimerler, Lidyalılar, Makedonyalılar tarafından idare edilen Amasra’nın yeni baştan kurulması ve büyük kent görünüşü alması Prenses Amastrist zamanında olmuştur. Prensesin öldürülmesinden sonra sık sık el değiştiren şehri Romalılar, Bizanslılar ve Cenovalılar ellerinde tuttuktan sonra Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında savaşmadan şehri teslim alarak Osmanlı topraklarına katmıştır.
Amasra, Karadeniz kıyı dağlarının dik yamaçlarının eteğinde 5 küçük adanın dördünün zamanla birleşmesiyle meydana gelmiş küçük bir düzlükte ve bu düzlüğün devamı olan tepeler ve eteklerinde kurulmuştur. Kuzeyinde Karadeniz. Güney ve güneybatısında Bartın İli, doğusunda Kurucaşile ile çevrili bir yarımada üzerindedir. Karadeniz kıyılarına özgü her mevsimi yağışlı orta kuşak iklimi hüküm sürmektedir.
Amasra halkı geçimini genel olarak T.T.K.ya bağlı Amasra Taşkömürleri İşletmesinde çalışarak temin eder. Ayrıca turizm, tarım (seracılık), hayvancılık ve balıkçılık başlıca gelir kaynakları olup; halkın önemli bir kısmı emekliye ayrılmış vatandaşlardan oluşmaktadır.
Arazi ve İklim Koşulları
Amasra, Karadeniz Bölgesinin Batı Karadeniz Bölümünde bulunan Bartın iline bağlı bir ilçedir. Coğrafi Koordinatları 41° 45′ 2” Kuzey Enlemi ve 32° 1′ 49” Doğu Boylamıdır. Kuzeyinde Karadeniz, güney ve batısında Bartın, doğusunda Kurucaşile ilçesi bulunmaktadır.
Amasra”nın eteklerinde kurulduğu Küre Dağları denize paralel uzanmaktadır ve 250 km uzunluğundadır. Bu dağlar 3. Jeolojik Zamanda oluşan Alp-Himalaya sisteminin bir parçasıdır. Kıvrım dağlar olup karstik bir yapıya sahiptir. Karstik yapı kalınlığı kimi yerlerde 1000m, kimi yerlerde 200 m kadardır. Karstik alanlar zaman içerisinde aşınıma uğrayarak mağara gibi oluşumlar meydana gelmiştir.
Kültür ve Turizm
Amasra, Karadeniz’in incisi olarak tanınır. Doyumsuz bir doğa güzelliği ve geçmişi yaşayan tarihi kalıntıları ile adeta bir cennettir. Turizmin ciddiye alındığı tarih 1960-1970 yılları arasındadır. Turizmin canlanmaya başladığı tarih 1940 yıllarıdır. 1930′lu yıllarda hasır işleri, şimşir çırpıntılarından sepetler, mısır soymuğundan koltuk takımları, şapkalar, sepetler yapılmış, 1934-1938 yılları arasında sergiler, müsamereler ve konferanslar düzenlenmiştir. Halen mısır soymuğundan örülen zincirlerle sepetler, şapkalar, terlikler koltuk ve sehpa takımları ile çeşitli süs eşyaları yapılmaktadır. Yapılan el işleri dükkanlarda satışa sunulmaktadır.
Son yıllarda Otel ve pansiyonculuğun yanında ev pansiyonculuğunda da artış görülmektedir. Amasra’ya gelen turistlerin kalabileceği İlçe merkezinde 23, Çakraz’da 11 olmak üzere toplam 34 adet otel, ilçe merkezinde kayıtlı 20 adet ve köylerde 3 adet olmak üzere toplam 23 adet pansiyon bulunmaktadır. 818 oda ve 2060 yatak kapasitesi mevcuttur. Ayrıca İlçedeki çeşitli balık restorantları ve kafeteryalar gelen yerli ve yabancı turistlere hizmet vermektedir.
İlçe merkezinin iskeletini meydana getiren adalar Boztepe, Zindan, Küçük Ada ve Tekke Tepesi adını taşır. Büyük Ada ya da Tavşan Adası diye anılan ada birleşerek bir yarımada oluşturan dört adadan ayrıdır.
İnebolu-Karadeniz Ereğlisi arasında, karstik yapının alt katmanlarında 1. Jeolojik Zamanda oluşmuş taşkömürü yatakları bulunmaktadır. Amasra Türkiye”nin tek Taş Kömürü Havzası olan bu havza üzerinde bulunmaktadır.
Amasra ilçe merkezi; Tekke Tepesi, Küçük Ada, Boztepe ve Zindan adalarının dağ eteklerindeki alüvyal alana bağlanmasıyla oluşmuş bir yarımadadır. Tombolo karakteri taşıyan bu oluşumda bugün Kum Mahallesi olarak adlandırılan bölüm karayla bağlantıyı sağlayan kıyı okudur. Bu okun doğu ve batısında iki doğal koy bulunmaktadır. Batıdaki küçük liman, doğudaki büyük liman olarak adlandırılmıştır. Adalardan yalnızca Büyük Ada (Tavşan Adası) ada karakterini korumuştur.
Amasra ve çevresinde dağlar denize paralel uzandıkları için kumsal vb. oluşumları azdır ve falezlere (Yalıyar) rastlanmaktadır. Deniz karadan itibaren kısa mesafeden derinleşir.
Amasra’da Karadeniz kıyılarına özgü her mevsim yağışlı orta kuşak iklimi görülür. Yıllık sıcaklık farkları azdır. Yazları serin, kışları ılık geçer. En yağışlı mevsim sonbahardır. En soğuk ay Şubat, en sıcak ay Ağustos”tur. Bir yılın 250 günü tamamen açık veya parçalı bulutlu,115 günü çok bulutlu ve yağışlı geçmektedir. Ortalama bağıl nem oranı % 72,3 tür. Hakim rüzgar Poyraz olup, Yıldız, Karayel ve Lodos rüzgarlarına da açıktır. Deniz suyu sıcaklığı yaz aylarında ortalama 20,8 derecedir.
Tarihi ve Turistik Yerler
Amasra Bedesteni, Antik Tiyatro, Akropol, Necropol, Yeraltı Çarşısı, İlkçağ Opus Revincium Rıhtımlar ve Dalgakıranlar, Bizans Dönemine ait Yıkık Kilise, Amasra Kalesi, Amasra’da Osmanlı hamamı kalıntıları, Amasra’da Bizans dönemine ait Kemere Köprü, Yeraltı Galerileri, Amasra Büyüktepe (İnziva) Mağarası, dünyada tek olan Roma dönemine ait Kuşkayası Anıtı, Kale ve üzerindeki armalar, Kilise (Fatih Camii), Chapel (Kültür Evi), Oyma Mağaralar ve Bedesten kalıntıları antik kentin görünen yüzleridir. 5000 kişilik Tiyatro, Forum, Şeref yolu, Yeraltı Çarşısı, akropol ve nekropol gibi bölümler toprak altındadır.
Tarım ve Hayvancılık
Coğrafi Özellikler: Amasra ilçesi genel olarak engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Bu durum makineli tarım yapılmasını engellediği için özellikle tarla tarımını olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuçta birim alandan alınan verim düşmekte ve maliyet artmaktadır. Eskiden hayvan işgücü kullanılarak ailenin gereksinimini karşılamaya yönelik olarak yapılan tarla tarımı giderek gerilemeye başlamıştır. Bu alanlara traktör de sokulamadığı için boş kalmakta, kendiliğinden yetişen otlardan hayvan yiyeceği olarak yararlanılmaya çalışılmaktadır. Karadeniz Bölgesinin ve dolayısıyla Amasra’nın geleneksel ürünlerinden olan mısır bitkisi de bu durumdan etkilenmiştir.
Göç Olgusu: Son yıllarda giderek artan göç ile mevcut tarım arazilerinin kullanımı da yıldan yıla azalmakta, göç eden ailelerin tarlalarının büyük bir kısmı boş kalmaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre 16.122 olan İlçe geneli nüfusu, 2007 nüfus sayımına göre 15.199 olarak gerçekleşmiş ve göç oranı yaklaşık % 5,73’e tekabül etmiştir.
Turizmden Elde Edilen Gelir: İlçe merkezindeki nüfusun önemli bir bölümü ve sahil şeridindeki köylerde yaşayan insanların bir bölümü ev pansiyonculuğu, otelcilik ve turizme yönelik işletmecilik yoluyla ana geçim kaynağı olarak turizmi benimsemişlerdir. Turizmden yeterli gelir sağlayan bu insanlar, tarım ve hayvancılığı benimsememektedirler.
Arazi Kullanımı: İlçemizde yapılan bitkisel üretimler tarla, sebze ve meyve üretimi olarak üç ana grupta toplamak mümkündür.
Hayvancılık
Amasra İlçesinde hayvancılık küçük aile işletmeciliği biçiminde; birkaç baş hayvan beslenen bir yapı göstermektedir. Yetiştirilen hayvanların büyük bir kısmı verimleri düşük yerli ırk veya melez hayvanlardır. Ayrıca hayvan beslemek için gerekli kaba yem açığı da oldukça fazladır. Yeterli çayır-mera alanları yoktur. Diğer yandan elde edilen ürünü pazarlama zorluğu da bulunmaktadır. Bu da hayvancılığın aile gereksinimini karşılamaya yönelik olmasına neden olmuştur. Ancak son dönemlerde süt toplama merkezlerinin kurulması ve böylece sütün pazarlanmaya başlanması ve İlimizde mevcut 5 Adet Süt İşletmesinin bulunması, süt teşviki gibi faktörler Süt Sığırcılığına yönelimi arttırmıştır.
Mısır Silajına artan ilgi ve böylece hayvan beslemede ucuz bir kaynağı olması da hayvanların daha iyi beslenmesini sağlamaya başlamış ve hayvan başına verimi arttırmıştır.
KURUCAŞİLE
Tarihi ve Coğrafi Yapısı
3.000 yıllık bir tarihi olan ilçenin, ilkçağda Fenikeliler başta olmak üzere, Miletos’lu ve Megaralı gemiciler tarafından kurulan Kromna adında bir site olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Roma, Bizans ve Ceneviz hakimiyetinden sonra yörede görülen ilk Türk komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in komutasındaki Kara Tiğin’dir. Yıldırım Bayezid 1395’te bu bölgeyi Candaroğullarından alarak Osmanlı hakimiyetine katmıştır.
Kurucaşile ilçesi Batı Karadeniz Bölgesinde Bartın iline 52 km. uzaklıktadır. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Bartın, doğusunda Cide ve batısında Amasra ilçeleri bulunmaktadır. İlçenin rakımı deniz seviyesinden 1500 metreye kadar çıkmaktadır. İlçenin güneyi Küre dağlarının bir uzantısı olan Karadağ, Kayaardı ve Karsaduran dağları ile çevrilidir. 159 km2’lik yüzölçümünün %40’ı ormanlarla çevrili olan ilçede tarım alanı yok denecek kadar azdır. İlçede tipik Karadeniz iklimi hakim bulunmaktadır. Buna göre kışları soğuk ve yağışlı yazları ise ılık ve yağışlı geçmektedir.
ULUS
Tarihi ve Coğrafi Yapısı
Ulus’un tarihinin M.Ö.3000 yıllarına kadar dayandığı kabul edilmektedir. M.Ö.800 ile 2000 yılları arasında bölgeye önce Doğudan, sonra Batıdan akınlar ve göçler olmuş, Hititler ile Çağdaş Gasgolar uzun süre bu bölgede barınmışlardır. Anadolu Selçukluları zamanında Ulus Candaroğlu Beyliğinin sınırları içinde kalmıştır.
Osmanlılar zamanında ilçe küçük bir yerleşim merkezi olarak kalmış, herhangi bir ticari, siyasi ve askeri olaya sahne olmamıştır. İlçenin isminin “üleşmek” mastarından türeme ve ilk biçimi “ülüş” olup Moğolca’ya “ULUS” şeklinde geçerek içinde yaşayan insanlarla birlikte Ülkenin bir şehzadeye verilen bölümü anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Ulus, Safranbolu İlçesine bağlı nahiye durumunda iken 8 Ağustos 1944 yılında İlçe olması nedeni ile Zonguldak İline bağlanmıştır. 28 Ağustos 1991 gün ve 3760 sayılı Kanunla Bartın İlçesinin İl olması üzerine Ulus, Bartın İline bağlanmıştır.
İlçe genelde engebeli araziye sahiptir. Bölgenin esas bitki örtüsü ormandır. Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olup, yüzölçümü 713 km2 dir.
Ulaştırma: İlçenin tek ulaşımı kara yolu ile sağlanmaktadır. İlçe Bartın’a 35 km uzaklıktadır. Bartın-Karabük devlet yoluna 10 km’lik bir yol ile bu yol üzerinde bulunan Abdipaşa Beldesinde bağlanmaktadır. Köylerin tamamının yolu bulunmaktadır. İlçemiz karayolları ağında 14 km. Devlet Karayolu, 85 km.si İl yolu olmak üzere toplam 99 km. Asfalt, Köy yolları olarak 78 km. Asfalt 541 km. Stabilize ve 14 km. Tesviye olmak üzere 633 km. köy yolu mevcuttur.
Turizm
İlçemiz Drahna grubunu kapsayan köylerimizin de içinde bulunduğu alanlar 7 Temmuz 2000 tarih ve 24102 sayılı Resmi Gazetede Küre Dağları Milli Parkı olarak ilan edilmiştir.
İlçemiz sınırları içerisinde bulunan Ulukaya Şelalesi, Uluyayla ve ilçe merkezinde bulunan Kocagöz Konağı turizm açısından yerli ve yabancıların ilçemizde en çok ziyaret ettiği yer ve alanlardır.
Küre Dağları Milli Parkı
Küre Dağları, görselliği ve doğal zenginlikleri açısından Türkiye’nin sahip olduğu en önemli doğal alanlardandır. Ormanların doğallığı ve yaşlığı, alanın büyüklüğü, zengin biyolojik çeşitliliği, bünyesinde barındırdığı av ve yaban hayatının zenginliği ile tanınan Küre Dağları; Dünya Koruma Vakfının (WWF-Int) belirlediği Avrupa’nın acil korunması gereken yüz orman alanından birisi ve Türkiye’nin “Dünyaya armağanı” olarak uluslar arası kamuoyuna sunulmuştur.